sessiz çığlık…
Eski bir büfede fincanların arasında dik tutulmaya çalışılmış veya duvardaki aynanın yanına sıkıştırılmış belki cercevelenenip asılmış duvara yada albümde birçok fotoğrafın yanına yerleştirilmiş bir fotoğraf… Küçükken ninemden dinlediğim masallar gibi anlatıyor bana hikayesini…
Gözlerinden dünyasına bir yol açılıyor, bal renkli yolda yıldızlar yol gösteriyor bana. Yüzüne yansımış duygular somut bir şekilde gösteriyor kendini. Eski siyah beyaz fotoğrafta bal gözlü renklere sahip annemdi bu, gözlerinden dünyasına girebildiğim… Bakışları duruşu, makinayı görünce hazır ola geçip poz vermesi, şimdilerde doğal göstermeye çalışırken yapaylaştırdığımız fotoğraflarımızdan çok daha doğal olduğu gibi ve içten. Bir kare fotoğraf ne kadar çok şey anlatıyor bana. Ya da biraz da kendimden yola çıkarak mı anlıyorum, suretinde anlatmak istediği duyguları bilmiyorum… çünki Henüz yaşanmamış duygular tanımsızdır, ifade edilemez … ben i tanıyınca onu daha iyi anlıyorum… benim hikayemi oluşturan kavramlar, onun hikayesini anlamamı saglıyor
.fotograf her ne kadar siyah beyaz olsada annemin yanaklarındaki pembelikleri başörtüsündeki renkleri görebiliyorum.gerdanını acık bırakacak şekilde örtünmesiyle ,zorla giydirilen ,kadın doğasına ters duygulara rağmen kadın olabildigini, omuzlarını düşürmeden dik durusuyla hayatın yükünün altında ezilmediğini yinede kendiyle mutlu barışık olduğunu ,Duygularını çok salıp koyuvermediğini ıslak kirpiklerinin arasında sakladını görebiliyorum. Belki bu fotoğrafta anlam buldum ben yada ben olduğum için anlam verebildiğim ona…
Bu sanatsal değeri olmayan sıradan bir anı fotoğrafıydı belkide ,fotoğrafçının kendisinden izler yoktu. Ama eski bir fotoğraf ta her zaman bizi dünyasına cagıran birşeyler görüyoruz bu belki samimiyet belkide geçmişe duyulan özlemdir…
Hülya Laleci
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!